28 Haziran 2013 Cuma

Hikmet Nedir ?

Kuran'da geçen Hikmet terimini, “hadis” / “sünnet” / “Kuran dışı vahiy” olarak anlayanlar; “ayetlerde Kitap ve Hikmet denilmektedir, o halde hikmet; kitaptan/Kuran'dan farklı bir şeydir” diye kendilerince delil getirmektedirler.

Sözgelimi  (وَأَنزَلَ اللَّهُ عَلَيْكَ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ) “Allah sana Kitap ve Hikmet verdi...”(Nisa 4:113) ayetini ele alalım. Bu ayetten; Allah Rasul'üne kitaptan başka bir şey daha verildiği anlaşılıyor. Acaba öyle midir?

Bunun için Arapça'da “ve” bağlacının kullanımına bakmamız gerekiyor: Arapça'da “ve” bağlacı, sadece birbirinden farklı iki şeyi birleştirmek için kullanılmaz. Bununla ilgili iki örneğe bakalım (Akıllarda soru işareti kalmasın diye; örnekler Arapça bilgisinden şüphe duyulmayacak kişilerden alınmıştır)

Mevdudi Tefhimul Kuran'da (قَدْ جَاءَكُم مِّنَ اللَّهِ نُورٌ وَكِتَابٌ مُّبِينٌ...)“...Size Allah'tan bir nur ve apaçık bir kitap geldi.” (Maide 5:15) ayetinin tefsirinde: “Burada ehlikitaba nur ve kitap olarak iki farklı şey gelmemiştir. Apaçık bir kitap olarak nur gelmiştir...” diyerek, sırf arada “ve” bağlacı var diye; iki farklı şey anlaşılamayacağını belirtir.

İkinci örnek: (تَعْرُجُ الْمَلَائِكَةُ وَالرُّوحُ إِلَيْهِ فِي يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ خَمْسِينَ أَلْفَ سَنَةٍ) “Melekler ve Ruh, miktarı ellibin yıl süren bir gün içinde ona çıkar.” (Mearic 70:4) ayetinde, Razi; burada Ruh'tan kastedilen Cebrail'dir der. Onun ayrıca belirtilmesini ise; “onun büyüklüğüne, Allah katındaki değerine, melekler arasındaki saygın konumuna işaret etmek içindir” diye tanımlar. Kısacası sırf arada “ve” bağlacı var diye Melekler ve Ruh'u birbirinden farklı iki şey olarak algılamaz.

Şüphesiz Kuran'da bunun gibi sayısız örnekler verilebilir. O halde, “ve” bağlacının, Türkçe'deki gibi sadece birbirinden farklı iki kelimeyi bağlamak için kullanılmadığını gördüğümüze göre; burada hangi anlamda kullanılmış olabilir? Acaba Allah Rasul'üne verilen;
  • Kuran ve Hikmet olarak iki farklı şey midir?
  • Yoksa Hikmetli Kuran mıdır ?

Bunun için Kuran'ın bütünlüğüne bakmamız gerekmektedir. Zira yukarıdaki hangi anlamın doğru olduğunu ancak Kuran'ı bütünlüğü ile incelersek görebiliriz:

ذَٰلِكَ نَتْلُوهُ عَلَيْكَ مِنَ الْآيَاتِ وَالذِّكْرِ الْحَكِيمِ [٣:٥٨ 
Bunları sana hikmetli zikir olan ayetlerden okuyoruz.(Al-i İmran 3:58)

 الر- تِلْكَ آيَاتُ الْكِتَابِ الْحَكِيمِ [١٠:١  
Elif, Lam, Ra. Bunlar, hikmetli Kitab’ın ayetleridir. (Yunus 10:1)

 تِلْكَ آيَاتُ الْكِتَابِ الْحَكِيمِ [٣١:٢  
Bunlar hikmetli Kitab'ın ayetleridir (Lokman 31:2)

 وَالْقُرْآنِ الْحَكِيمِ [٣٦:٢  
Hikmetli Kur'ân'a andolsun (Yasin 36:2)

Tek başına yukarıya yazdığımız dört  ayet bile, “Kitap ve Hikmet” tamlamasının nasıl anlaşılacağını netleştirmektedir. Ancak biz örneklerimize devam edelim:

وَآتِ ذَا الْقُرْبَىٰ حَقَّهُ وَالْمِسْكِينَ وَابْنَ السَّبِيلِ وَلَا تُبَذِّرْ تَبْذِيرًا [١٧:٢٦
Akrabaya hakkını ver, yoksula ve yolda kalmışa da. İsraf ederek saçıp-savurma. (İsra 17:26)

وَإِمَّا تُعْرِضَنَّ عَنْهُمُ ابْتِغَاءَ رَحْمَةٍ مِّن رَّبِّكَ تَرْجُوهَا فَقُل لَّهُمْ قَوْلًا مَّيْسُورًا [١٧:٢٨
Eğer Rabbinden ummakta olduğun bir rahmeti beklerken (darlıkta olduğundan) onlara sırt çevirecek olursan, bu durumda onlara yumuşak söz söyle. (İsra 17:28)
 
وَلَا تَجْعَلْ يَدَكَ مَغْلُولَةً إِلَىٰ عُنُقِكَ وَلَا تَبْسُطْهَا كُلَّ الْبَسْطِ فَتَقْعُدَ مَلُومًا مَّحْسُورًا [١٧:٢٩
Elini boynunda bağlanmış olarak kılma, büsbütün de açık tutma. Sonra kınanır, pişmanlık içinde kalakalırsın. (İsra 17:29)

إِنَّ رَبَّكَ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَن يَشَاءُ وَيَقْدِرُ - إِنَّهُ كَانَ بِعِبَادِهِ خَبِيرًا بَصِيرًا [١٧:٣٠
Şüphesiz senin Rabbin, rızkı dilediğine -genişletir- yayar ve daraltır. Gerçekten O, kullarından haberi olandır, görendir. (İsra 17:30)

وَلَا تَقْتُلُوا أَوْلَادَكُمْ خَشْيَةَ إِمْلَاقٍ - نَّحْنُ نَرْزُقُهُمْ وَإِيَّاكُمْ - إِنَّ قَتْلَهُمْ كَانَ خِطْئًا كَبِيرًا [١٧:٣١
Yoksulluk endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin; onlara ve size Biz rızık veririz. Şüphesiz, onları öldürmek büyük bir hata (suç ve günah)dır. (İsra 17:31)

وَلَا تَقْرَبُوا الزِّنَا - إِنَّهُ كَانَ فَاحِشَةً وَسَاءَ سَبِيلًا [١٧:٣٢
Zinaya yaklaşmayın, gerçekten o, 'çirkin bir hayasızlık' ve kötü bir yoldur. (İsra 17:32)

وَلَا تَقْتُلُوا النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللَّهُ إِلَّا بِالْحَقِّ  وَمَن قُتِلَ مَظْلُومًا فَقَدْ جَعَلْنَا لِوَلِيِّهِ سُلْطَانًا فَلَا يُسْرِف فِّي الْقَتْلِ  إِنَّهُ كَانَ مَنصُورًا [١٧:٣٣
Haklı bir neden olmaksızın Allah'ın haram kıldığı bir kimseyi öldürmeyin. Kim mazlum olarak öldürülürse onun velisine yetki vermişizdir; o da öldürmede ölçüyü aşmasın. Çünkü o, gerçekten yardım görmüştür. (İsra 17:33) 

وَلَا تَقْرَبُوا مَالَ الْيَتِيمِ إِلَّا بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ حَتَّىٰ يَبْلُغَ أَشُدَّهُ - وَأَوْفُوا بِالْعَهْدِ - إِنَّ الْعَهْدَ كَانَ مَسْئُولًا [١٧:٣٤
Erginlik çağına erişinceye kadar, -o da en güzel bir tarz olması- dışında yetimin malına yaklaşmayın. Ahde vefa gösterin. Çünkü ahid bir sorumluluktur. (İsra 17:34)

وَأَوْفُوا الْكَيْلَ إِذَا كِلْتُمْ وَزِنُوا بِالْقِسْطَاسِ الْمُسْتَقِيمِ - ذَٰلِكَ خَيْرٌ وَأَحْسَنُ تَأْوِيلًا [١٧:٣٥
Ölçtüğünüz zaman ölçüyü tam tutun ve dosdoğru bir tartıyla tartın; bu, daha hayırlıdır ve sonuç bakımından daha güzeldir. (İsra 17:35)

وَلَا تَقْفُ مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ - إِنَّ السَّمْعَ وَالْبَصَرَ وَالْفُؤَادَ كُلُّ أُولَٰئِكَ كَانَ عَنْهُ مَسْئُولًا [١٧:٣٦
Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme; çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur. (İsra 17:36)

وَلَا تَمْشِ فِي الْأَرْضِ مَرَحًا - إِنَّكَ لَن تَخْرِقَ الْأَرْضَ وَلَن تَبْلُغَ الْجِبَالَ طُولًا [١٧:٣٧
Yeryüzünde böbürlenerek yürüme; çünkü sen ne yeri yarabilirsin, ne dağlara boyca ulaşabilirsin. (İsra 17:37)

كُلُّ ذَٰلِكَ كَانَ سَيِّئُهُ عِندَ رَبِّكَ مَكْرُوهًا [١٧:٣٨
Bütün bunlar, kötülüğü olan, Rabbinin Katında da hoş olmayanlardır. (İsra 17:38)

ذَٰلِكَ مِمَّا أَوْحَىٰ إِلَيْكَ رَبُّكَ مِنَ الْحِكْمَةِ - وَلَا تَجْعَلْ مَعَ اللَّهِ إِلَٰهًا آخَرَ فَتُلْقَىٰ فِي جَهَنَّمَ مَلُومًا مَّدْحُورًا [١٧:٣٩
Bunlar, Rabbinin sana hikmet olarak vahyettiği şeylerdir. Rabbin ile beraber başka ilahlar kılma, yoksa yerilmiş, kovulmuş olarak cehenneme bırakılırsın. (İsra 17:39)

Allah-u Teala; İsra Suresi 26-38. ayetler arasında; inananlara bazı öğütler veriyor ve 39. ayette de verdiği tüm bu öğütlerin HİKMET olduğunu söylüyor. 


ادْعُ إِلَىٰ سَبِيلِ رَبِّكَ بِالْحِكْمَةِ وَالْمَوْعِظَةِ الْحَسَنَةِ - وَجَادِلْهُم بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ - إِنَّ رَبَّكَ هُوَ أَعْلَمُ بِمَن ضَلَّ عَن سَبِيلِهِ - وَهُوَ أَعْلَمُ بِالْمُهْتَدِينَ [١٦:١٢٥
Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel bir biçimde mücadele et. Şüphesiz senin Rabbin yolundan sapanı bilendir ve hidayete ereni de bilendir. (Nahl 16:125)

Şimdi bu ayette geçen “hikmetle çağır...” emri; hakikaten Buhari, Müslim, Tirmizi'de geçen hadislerle çağır anlamında mıdır? Bu anlayış, ayetin bütünlüğüne uymakta mıdır?


يُؤْتِي الْحِكْمَةَ مَن يَشَاءُ - وَمَن يُؤْتَ الْحِكْمَةَ فَقَدْ أُوتِيَ خَيْرًا كَثِيرًا - وَمَا يَذَّكَّرُ إِلَّا أُولُو الْأَلْبَابِ [٢:٢٦٩
Kime dilerse hikmeti ona verir; şüphesiz kendisine hikmet verilene büyük bir hayır da verilmiştir. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez. (Bakara 2:269)

Allah-u Teala kime dilerse hikmet'i vereceğini söylemekte ve ayetin sonunda bu kişilerin temiz akıl sahipleri olduğuna işaret etmektedir. Hikmet Kuran'dan başka yolla verilen vahiy ise; Allah'ın hikmet verdiği herkes peygamber olmayacak mıdır?


Oysa, HİKMET; Bilgelik olarak Türkçe'ye çevrilse, mana yerine oturacaktır. Hikmet'in Kuran dışı ekstra vahiyler olduğuna dair herhangi bir delil olmadığı gibi; böyle anlamak pek çok ayeti anlamsız bırakmaktadır.

وَيُعَلِّمُهُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَالتَّوْرَاةَ وَالْإِنجِيلَ [٣:٤٨
(Allah) Ona (İsa) kitabı ve bilgeliği ve Tevrat'ı ve İncil'i öğretecek. (Al-i İmran 3:48)

Allah-u Teala İsa peygambere dört farklı şey mi öğretecek? Kitap ve Hikmet ve Tevrat ve İncil. Tevrat ve İncil zaten kitap değil mi? Ayetin şu çevirisi daha tutarlı olmuyor mu?: “Allah O'na Hikmetli Kitap Olan Tevrat ve İncil'i öğretecek.”

Hikmet; Kuran'ın bir parçası / özelliği / sıfatıdır. Kuran'ın bunun gibi bir sıfatı daha vardır:

تَبَارَكَ الَّذِي نَزَّلَ الْفُرْقَانَ عَلَىٰ عَبْدِهِ لِيَكُونَ لِلْعَالَمِينَ نَذِيرًا [٢٥:١
Alemlere uyarıcı olsun diye, kuluna Furkan'ı indiren  ne Yücedir. (Furkan 25:1)

وَإِذْ آتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ وَالْفُرْقَانَ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ [٢:٥٣
Yola gelmeniz için de Musa'ya Kitab'ı ve Furkan'ı verdik. (Bakara 2:51)

Nasıl ki, sırf arada “ve” bağlacı var diye Musa Peygambere Kitap ve Furkan olarak iki farklı şey indirildiğine inanmıyorsak; Furkan'ın doğruyu yanlıştan ayıran anlamında, Kuran'ın bir sıfatı olduğunu biliyorsak: Aynı şekilde Hikmet de Bilgelik anlamında Kuran'ın bir sıfatıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder