19 Aralık 2013 Perşembe

Kuran'da Sünnet Kavramı

Kuran'da (سُنَّة) sünnet terimi, 9 ayette 14 defa geçmektedir. 2 ayette de, çoğul formda kullanılmıştır. Bunlara baktığımız zaman, şu şekilde kullanıldıklarını görebiliriz:

a) 5 yerde (سُنَّة اللَّهِ) sünnetullah/Allah'ın sünneti şeklinde geçer: 48:23, 33:62, 40:85, 33:38, 35:43

سُنَّةَ اللَّهِ الَّتِي قَدْ خَلَتْ مِن قَبْلُ - وَلَن تَجِدَ لِسُنَّةِ اللَّهِ تَبْدِيلًا [٤٨:٢٣
Öteden beri uygulanan Allah'ın sünneti budur. Allah'ın sünnetinde bir değişme bulamazsın. (Fetih 48:23)

سُنَّةَ اللَّهِ فِي الَّذِينَ خَلَوْا مِن قَبْلُ - وَلَن تَجِدَ لِسُنَّةِ اللَّهِ تَبْدِيلًا [٣٣:٦٢
Öncekilere uygulanmış Allah'ın sünneti. Allah'ın sünnetinde herhangi bir değişme bulamazsın. (Ahzab 33:62)

فَلَمْ يَكُ يَنفَعُهُمْ إِيمَانُهُمْ لَمَّا رَأَوْا بَأْسَنَا - سُنَّتَ اللَّهِ الَّتِي قَدْ خَلَتْ فِي عِبَادِهِ - وَخَسِرَ هُنَالِكَ الْكَافِرُونَ [٤٠:٨٥
Azabımızı gördüklerinde inanmaları kendilerine bir yarar sağlamaz. Bu, daha önceki kulları hakkında sürekli uygulanan Allah'ın sünnetidir. İşte o zaman inkarcılar hüsrana uğramışlardır. (Mümin 40:85)

مَّا كَانَ عَلَى النَّبِيِّ مِنْ حَرَجٍ فِيمَا فَرَضَ اللَّهُ لَهُ - سُنَّةَ اللَّهِ فِي الَّذِينَ خَلَوْا مِن قَبْلُ - وَكَانَ أَمْرُ اللَّهِ قَدَرًا مَّقْدُورًا [٣٣:٣٨
Allah'ın kendisine yasallaştırdığı bir konuda peygambere herhangi bir engel yoktur. Bu, öteden beri, gelmiş geçmişlere uygulanan Allah'ın sünnetidir. Allah'ın emri, belirlenmiş ve kesinleşmiştir. (Ahzab 33:38)

اسْتِكْبَارًا فِي الْأَرْضِ وَمَكْرَ السَّيِّئِ - وَلَا يَحِيقُ الْمَكْرُ السَّيِّئُ إِلَّا بِأَهْلِهِ - فَهَلْ يَنظُرُونَ إِلَّا سُنَّتَ الْأَوَّلِينَ - فَلَن تَجِدَ لِسُنَّتِ اللَّهِ تَبْدِيلًا - وَلَن تَجِدَ لِسُنَّتِ اللَّهِ تَحْوِيلًا [٣٥:٤٣
Yeryüzünde büyüklendiler, kötülük planladılar. Halbuki kötü plan sahibine geri teper. Geçmişlere uygulanan sünnetden başkasını mı bekliyorlar? Allah'ın sünnetinde bir değişiklik göremezsin; Allah'ın sünnetinde bir sapma göremezsin. (Fatır 35:43)

Bu ayetlerden 35:43 ayetine dikkat edelim, burada iki tür kullanım vardır. Bu kullanımlardan ilki, (سُنَّت الْأَوَّلِينَ) sünnetul evvelin/evvelkilerin sünneti şeklindedir. Evvelkilerin sünneti; bağlamdan kopuk olarak düşünürseniz iki şekilde anlaşılabilir. 1) Evvelkilerin uyguladıkları sünnet. 2) Evvelkilere uygulanan Allah'ın sünneti. Ayetin tamamını okuduğunuzda; burada, sünnetul evvelin denildiği halde; sünnetullah kastedildiğini anlayabilirsiniz.

O halde; burada verilen 5 ayette; toplam 9 sünnet kelimesi geçmektedir ve istisnasız tamamı Allah'ın sünneti anlamındadır.

b) 1 yerde (سُنَّتِنَا) sünnetina/sünnetimiz şeklinde geçer: 17:77 Burada da, kastedilenin Allah'ın sünneti olduğu açıktır.

سُنَّةَ مَن قَدْ أَرْسَلْنَا قَبْلَكَ مِن رُّسُلِنَا - وَلَا تَجِدُ لِسُنَّتِنَا تَحْوِيلًا [١٧:٧٧
Senden önce gönderdiğimiz tüm elçiler için öngördüğümüz sünnet budur. Sünnetimizde herhangi bir değişiklik göremezsin. (İsra 17:77)

c) 3 yerde (سُنَّةُ الْأَوَّلِينَ) sünnetul evvelin/evvekilerin sünneti şeklinde geçer: 8:38, 18:55, 15:13

قُل لِّلَّذِينَ كَفَرُوا إِن يَنتَهُوا يُغْفَرْ لَهُم مَّا قَدْ سَلَفَ وَإِن يَعُودُوا فَقَدْ مَضَتْ سُنَّتُ الْأَوَّلِينَ [٨:٣٨
İnkar edenlere söyle: “Son verirlerse geçmişte yaptıkları bağışlanacaktır. Dönerlerse, daha öncekilerin sünneti geçerlidir.” (Enfal 8:38)

Bu ayette; öncekilerin sünneti olarak ifade edilen şey; Allah'ın bu konudaki sünnetidir. Nitekim, bir önceki ayete bakınca, bu anlama geldiğini görüyoruz. (Böylece Allah kötüyü iyiden ayırdeder, kötüleri üst üste koyup topluca yığar ve cehenneme yollar. İşte kaybedenler onlardır.) Öncekilerin sünnetinden kastedilen; Allah'ın eski kavimler için de uyguladığı, kötülerle iyileri ayırd etmesidir. Bu ayette geçen sünnet; sünnetullah ibaresi olmadığı halde; Allah'ın sünneti anlamında kullanılmıştır.

وَمَا مَنَعَ النَّاسَ أَن يُؤْمِنُوا إِذْ جَاءَهُمُ الْهُدَىٰ وَيَسْتَغْفِرُوا رَبَّهُمْ إِلَّا أَن تَأْتِيَهُمْ سُنَّةُ الْأَوَّلِينَ أَوْ يَأْتِيَهُمُ الْعَذَابُ قُبُلًا [١٨:٥٥
Kendilerine yol gösterici geldiğinde, halkı inanmaktan ve Rab'lerinden bağışlanma dilemekten alıkoyan şey, öncekilerin sünnetinin kendilerine de gelmesini veya azabın açıkça karşılarına gelmesini dilemeleridir. (Kehf 18:55)

Bu ayette de, öncekilerin sünnetinden kastedilen; Allah'ın önceki ümmetlere gönderdiği mucizelerdir. İnsanlara yol gösterici geldiği halde, onlar öncekilerin sünnetini, yani geçmiş toplumlara verilen mucizelerin bir benzerini istemeleridir. Burada da kastedilen, Allah'ın sünnetidir.

لَا يُؤْمِنُونَ بِهِ - وَقَدْ خَلَتْ سُنَّةُ الْأَوَّلِينَ [١٥:١٣
Nitekim, ona inanmazlar. Kendilerinden öncekilerin sünneti de böyleydi. (Hicr 15:13)

Bu ayette geçen öncekilerin sünneti iki farklı şekilde anlaşılabilir. Öncekilerin inanmamasının; Allah'ın bu kavimler için belirlediği sünneti/kuralı olarak anlayabiliriz. Bize göre bu, en kuvvetli anlayıştır. Zira bir önceki ayet şu şekilde geçmektedir (İşte suçluların kalbine böyle sokarız) O halde; suçluların reddetmesi şeklinde kendini gösteren sünnet; aslında Allah'ın onlar için uyguladığı sünnetidir.

Bunu, evvekilerin uyguladıkları yol/yöntem anlamında düşündüğümüzde ise; ortaya şu çıkmaktadır. Kuran'da, her yerde Allah'a atfedilen sünnet terimi; tek bir yerde Allah dışındaki kişiler için kullanılmıştır, burada da; olumsuz bir kullanım vardır.

d) 2 yerde (سُنَنٌ) sünenun/sünnetler olarak çoğul formda gelmiştir: 3:137, 4:26

قَدْ خَلَتْ مِن قَبْلِكُمْ سُنَنٌ فَسِيرُوا فِي الْأَرْضِ فَانظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُكَذِّبِينَ [٣:١٣٧
Sizden önce de sünnetler uygulanmıştı. Yeryüzünde dolaşın da yalanlayıcıların sonunun ne olduğunu görün. (Al-i İmran 3:137)

يُرِيدُ اللَّهُ لِيُبَيِّنَ لَكُمْ وَيَهْدِيَكُمْ سُنَنَ الَّذِينَ مِن قَبْلِكُمْ وَيَتُوبَ عَلَيْكُمْ - وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ [٤:٢٦
Allah size bunları açıklamak, sizden öncekilerin sünnetlerine sizi iletmek ve kendisine yönelişinize karşılık vermek ister. Allah Bilendir, Bilgedir. (Nisa 4:26)

İlk ayette kastedilenin Allah'ın sünneti olduğu açıktır. İkinci ayette kastedilenin de, öncekilerin sünnetleri; Allah'ın onlara bildirdiği doğru yol olduğu açıktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder