4 Mayıs 2013 Cumartesi

Çarpıtılan bazı ayetler 1 - Nahl 16:44

Çarpıtılan bazı ayetler başlığı altında; hadislerin de Kuran gibi vahiy olduğunu veya Kuran'ın hadislere muhtaç olduğunu iddia edenlerin, bağlamından kopuk olarak kullandığı bazı ayetler hızlı bir şekilde incelenecektir.

بِالْبَيِّنَاتِ وَالزُّبُرِ    وَأَنزَلْنَا إِلَيْكَ الذِّكْرَ لِتُبَيِّنَ لِلنَّاسِ مَا نُزِّلَ إِلَيْهِمْ وَلَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ [١٦:٤٤
(Onları) Apaçık deliller ve kitaplarla (gönderdik). Sana da zikri (Kur'an'ı) indirdik ki, insanlara kendileri için indirileni beyan edesin ve onlar da iyice düşünsünler, diye. (Nahl 16:44)

İddia şu: Sana Kuran'ı indirdik ki, tebliğ edesin demiyor ayette; “beyan edesin diye” diyor. Bu beyan da açıklama / yorumlama / tefsir etmedir. Bu yorum nasıl olacak ? Kuran'la olmaz ki, bu yorum ancak Peygamberin Cebrail'den aldığı bilgilerle olur. İşte bu bilgilerin adı sünnettir / hadistir.  Sünnet (1) Kuran'ın müşkilini açıklar. Yani net olmayan hususlarını izah eder. (2) Kuran'ın kısa geçtiği, detay vermediği kısımları detaylandırır...  Açıklama böylece devam ediyor.

Bu açıklamanın can alıcı noktası, beyan etmekten neyin kastedildiğidir ? Nahl (16:44) ayetinde geçen (لِتُبَيِّنَ) litubeyyine ibaresi “beyan etmen için” diye tercüme edilebilir. Beyan etme temelde 2 anlama gelir. (1) Bir şeyi söylemek, bildirmek (2) anlaşılmaz bir sözü açıklamak, tefsir etmek. Bu ayette geçen beyan acaba hangi anlamda kullanılmış olabilir?

Kuran bütünlüğü açısından ele alırsak 2. anlam çok da uygun değildir. Zira Kuran kendini gene beyan kökünden gelen mübin (açık) olarak tanımlar, mufassal (detaylı) olduğunu söyler ve öğüt alınması için kolaylaştırıldığından bahseder. Bütün bunların yanında beyan ifadesinin kullanıldığı şu ayete bakalım:
وَإِذْ أَخَذَ اللَّهُ مِيثَاقَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ لَتُبَيِّنُنَّهُ لِلنَّاسِ وَلَا تَكْتُمُونَهُ فَنَبَذُوهُ وَرَاءَ ظُهُورِهِمْ وَاشْتَرَوْا بِهِ ثَمَنًا قَلِيلًا         فَبِئْسَ مَا يَشْتَرُونَ [٣:١٨٧
Bir zaman Allah, kendilerine kitap verilenlerden, “Onu mutlaka insanlara beyan edeceksiniz, onu gizlemeyeceksiniz.” diye söz almıştı. Onlar ise bunu kulak ardı ettiler ve onu az bir dünyalığa değiştiler. Yaptıkları bu alışveriş ne kadar kötüdür. (Ali-İmran 3:187)

Bu ayette de beyan ibaresi geçmektedir. (لَتُبَيِّنُنَّهُ لِلنَّاسِ) le tubeyyinunne hu linnasi – onu insanlara beyan edeceksiniz ibaresi (وَلَا تَكْتُمُونَهُ) ve la tektumunehu – onu gizlemeyeceksiniz ibaresinin zıt anlamı olarak kullanılmıştır. Bu ayetle beraber düşününce beyan kelimesinin açıklamak / tefsir etmek etmek anlamında değil, söylemek anlamında kullanıldığı barizdir.

1 yorum:

  1. Merhaba,
    Buradaki açıklama doğru ancak şunu da söyleyebilir miyiz? Tefsir etmek anlamında kullanılsa bile peygamber bu açıklamayı kendinden değil, yine Kuran'ın diğer ayetleriyle yapmıştır.
    Bana göre böylesi daha doğru görünmekte. Zira Başka ayetlerde BYN kelimesi Allah ile beraber kullanılıyor ve ayetin bağlamında mecburen tefsir etmek anlamı vermenizi gerektiriyor. Ezberimde şuan 75:19 var sadece...
    Bunu dışında işte Allah ayetlerini böyle açıklar şeklinde bir kaç ayette de FSL değil BYN kullanılmış.

    Sonuç olarak, illa ki bir sahabe gelip ben bu ayeti anlamadım diyebilir elçiye... Bu durumda elçinin görevi o ayeti, alakalı başka ayetlerle açıklamak olabilir. Ben beyanın bu şekile olduğunu düşünüyorum şahsen.

    YanıtlaSil